Türkiye de kadın olmak tüm zorluklara göğüs germek, dimdik durmak ve her şeye rağmen insanca yaşamaya çalışmaktır. Yer, zaman, yaş değişse de mücadele etmektir. Kendi kimliğini bulmak için, okumak için, iş bulabilmek için, kariyer için daha fazla çalışmak demektir.                                                                      Türkiye de kadın olmak ne kadar zor ise siyasette kadın olmak da o kadar zor. Kadınların yaşadığı sorunları düzeltmek için erkeğin kadına ve kadının kadına koyduğu engellerin aşılması lazım. Kadınların yaşadıkları toplumda söz sahibi olmalarının en etkili yolu; öncelikle siyasete etkin olarak katılmalarından geçer. İş hayatında, yönetimlerde, siyasette, sivil toplum örgütlerinde ve sendikalarda daha çok kadın olmalıdır.
         Türk kadını olarak bizler Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen devrimle seçme ve seçilme hakkını bir çok Avrupa ülkesinden önce kazandık fakat bu hakkımızı kullanmakta pek çok Avrupa ülkesinden de gerilerde kaldık. Çünkü cinsiyete dayalı toplumsal roller ve siyasetin erkek egemen bir anlayış ve kültürle şekillenmiş olması kadınlar için engel oluşturan sebeplerden birisi. Aslında erkek olmak; politikada ayrıcalıklı olmak değildir. Tam aksine siyasetin cinsiyeti yoktur, olmamalıdır. Önemli olan toplumun sorunlarını ve gereksinimlerini kadın ya da erkek bakışıyla çözmek değil, insan bakışı ve duyarlılığıyla politikalar üretmektir.
      Peki bu durumda kadınlar ne yapmalıdır? diye düşündüğümüz de:
         İlk olarak kadının kendine, kadının kadına ve erkeğin kadına bakış açısı değişmelidir.
        Siyasi temsil eşitsizliğinin giderilmesi için kadınlar lehine olumlu ayrıcalıklar yapılması sağlanmalıdır.
         Kadınların sorunlarına sahip çıkması, haklarını korumak için çaba göstermesi ve birbirlerini desteklemesi gereklidir.
         Sonuç olarak; daha modern, daha estetik, demokratik ve daha güzel bir dünya için her alanda özellikle ve özellikle siyasette ‘'DAHA ÇOK KADIN'' olmalı.
         Seçme ve seçilme hakkını kullanan ve haklarına sahip çıkan biri olarak cinsiyet ayrımı olmaksızın yönetimlerde ve karar mekanizmalarında eşit temsilin olduğu günleri görmek dileğiyle...

                                                                 ZEYNEP SOLAK                                                                                           30 TEMMUZ 2013 GAZETEÖREN