İBRAHİM TOPBAŞ
ondokuzlar@gmail.com
KIL
27/09/2013

Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır.
İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. 
Doktor çağrılır. Doktor muayene eder,ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendinin başağrısı artarak sürer.
Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar.
Başka doktorlar çağrılır…Osman Efendi Uşak’ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder.

Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır,baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendiyi İstanbul’a götürmeye karar verirler.

İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. 
Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır…
Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir.
Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve 
gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir.
Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran 
Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür.
O devirde Amerika değil İsviçre moda, Zürih’e gidilir. 
Haftalarca hastanede kalınır,
onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.


Sonuç olarak:
Osman Efendiye teşhis konulamaz.
Artık yerinden kalkamayan 
Osman Efendiye ağrı kesici iğneler verilir,
ülkesine dönüp “dinlenmesi”, 
daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir.

Osman Efendi bitkin, aile perişan. “Kader”denilir, Uşak’a dönülür.
Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, 
Osman Efendinin eski berberi “Berber Mehmet” çağrılır.
Berber yataktan kalkamayan Osman Efendiyi tıraş ederken,
adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet bir an düşünür. “Beyim?” der,
“Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın” 
Bir bakar, “Hah işte der.“Kıl dönmüş.” 
Osman Efendinin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın 
çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker.
Ev halkı Osman Efendinin köyü ayağa kaldıran 
çığlığıyla odaya koşar.
Berber Mehmet, Osman Efendinin elinden zor alınır ve
cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.
Osman Efendinin kanayan burnuna pansumanlar yapılır,
kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. 

Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir 
uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir.
Baş ağrısından ise eser kalmamıştır.
Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz 
ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman keşfeder.
Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir.
Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet’i çağırtır ve ona bir servet bağışlar.

BURNUNDAN KIL ALDIRTMAYANLARIN
BAŞI ÇOK AĞRIYABİLİR .




2156 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SİZCE - 19/11/2023
BİR DÜŞÜNÜN
DEVE KUŞU - 04/09/2023
BU KADAR
GÜVENSİZLİK - 28/12/2022
TÜRK/MÜSLÜMAN
DEDE VE TORUN - 02/01/2022
KALMAK
TÜKENİYORUZ - 16/12/2021
YAZIK
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY,DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR - 06/10/2021
SABIR VE ÇABA
DEĞERLERİMİZ - 12/09/2021
HER ŞEY ZAMANINDA DEĞERLİDİR
AĞAÇ - 12/09/2021
İNSAN
DUYGUSUZ NESİL - 29/07/2021
GENÇLİK
 Devamı